Kripto paralarda Ponzi şeması nedir ve nasıl anlaşılır?
Ponzi şeması, yatırımcılara çok az riskle yüksek getiri oranları vaat eden ve yanlış yönlendirmelerle dolu bir yatırım dolandırıcılığıdır. Bir Ponzi şeması, daha sonraki yatırımcılardan alınan paradan erken gelmiş olan yatırımcılar için getiri sağlayan bir nevi yatırım dolandırıcılığı yöntemidir. Bu, her iki tarafın da önceki kullanıcılara ödeme yapmak için yeni yatırımcılardan gelen fonları kullanmaya dayanması bakımından bir piramit şemasına benzer.
Hem Ponzi şemaları hem de piramit şemaları, yeni yatırımcıların akışı azaldığında veya yatırımcılara ödemek için yeterli para olmadığında günün birinde sistemin tamamen kapatılması ile ünlüdür. İşte o zaman planlar suya düşeceği için özellikle yeni gelmiş olan yatırımcılar büyük zararlara uğrayabilir. Bu nedenle de kripto paralarda Ponzi şeması ve bu konudaki tehlikelere dikkat edilmesi oldukça önemlidir.
Ponzi şemaları nasıl anlaşılır?
Ponzi şeması, müşterilere çok az riskle veya hiç risk almadan büyük kârlar vaat edildiği bir tür yatırım dolandırıcılığıdır. Bir Ponzi programı oluşturan dolandırıcılık amaçlı şirketler, tüm enerjilerini yatırım için yeni müşteriler çekmeye odaklarlar.
Bu yeni gelir akışı, meşru işlemden elde edilen kâr olarak etiketlenen orijinal yatırımcılara getirilerini ödemek için kullanılır. Ponzi planları, eski yatırımcılara geri ödeme yapmak için sürekli yeni yatırım akışına dayanır. Bu akış bittiğinde ise sistem tamamen dağılır ve kurucular kayıplara karışır.
Ponzi şemasının kökeni
“Ponzi şeması” terimi 1920’de Charles Ponzi adlı ünlü bir dolandırıcıdan sonra ortaya çıkmıştır. Ancak, bu tür yatırım dolandırıcılığının ilk kaydedilen vakaları 19. yüzyılın ortalarına kadar izlenebilir ve örnekleri Almanya’da Adele Spitzeder ve Sarah tarafından organize edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Sarah Howe adlı kişi Ponzi uygulamaları ile tarihe geçmiştir. Aslında, sözde Ponzi şemasının yöntemleri, Charles Dickens’ın 1844’te yayınlanan Martin Chuzzlewit ve 1857’de Lytse Dorrit’in iki ayrı romanında anlatılmaktadır.
Charles Ponzi’nin orijinal olan 1919 yılındaki planı ABD Posta Servisi’ni hedef aldı. O zamanlar Posta Servisi, postacıların posta satın almalarına ve mektuplarına eklemelerine izin veren uluslararası yanıt kuponları geliştirmişti. Alıcı kuponu yerel postaneye götürür ve yanıtı göndermek için gereken öncelikli uçak posta pullarıyla değişiklikler yaptı. Bu tür takas, yasa dışı olmayan arbitraj olarak bilinir. Ancak Ponzi giderek açgözlü oldu ve çabalarını genişletti.
Ponzi’nin şirketi Menkul Kıymetler Borsası adı altında 45 günde %50 veya 90 günde %100 kâr yapacağına dair taahhütler verdi. Pul düzenindeki başarısı ise hemen önemli sayıda bir yatırımcı kitlesini cezbetmeyi başardı. Ponzi, parayı gerçekten yatırmak yerine basitçe dağıttı ve yatırımcılara kâr elde ettiklerini söyledi. Plan, Boston Post’un Menkul Kıymetler Borsası Şirketi’ni soruşturmaya başladığı Ağustos 1920’ye kadar başarılı bir şekilde devam etti. Gazetenin soruşturması sonucunda Ponzi, 12 Ağustos 1920’de federal yetkililer tarafından tutuklandı ve çok sayıda posta dolandırıcılığıyla suçlandı.
Ponzi şemasını tespit etmek için önemli detaylar
Ponzi şeması kavramı aslında 1920’lerde bu planın bitmesiyle tamamen sona ermedi. Teknoloji değiştikçe Ponzi şeması da önemli bir değişikliğe uğrayarak çeşitli sektörlere bulaştı. Örneğin, 2008’de Bernard Madoff, bir müşterinin var olmayan yatırımlardan kâr elde ettiğini göstermek için ticaret raporlarını taklit eden bir Ponzi şeması yürütmekten suçlu bulundu. Bu gibi bir Ponzi şemasına örnek olarak ülkemizde milyonlarca dolarlık vurguna imza atan Çiftlik Bank olayını gösterebiliriz. Tamamen yeni yatırımcıdan gelen paraları eski yatırımcılara dağıtma temelli bir dolandırıcılık şemasının artık yeni ödemeler yapmak istememesi nedeniyle kaçtığını görmüştük. Bu gibi durumlarda yatırımcıların birikimleri tamamen sıfırlanma ve çalınma tehlikesine girebileceği için bunu tespit etmek oldukça önemlidir. Peki Ponzi şeması nasıl anlaşılır?
Bir Ponzi şemasında kullanılan teknolojiden bağımsız olarak, genelde aşağıdaki gibi benzer özelliklere sahiptir:
- Minimum riskle yüksek getiri garantisi
- Piyasa koşullarından bağımsız olarak istikrarlı bir gelir akışı
- Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) veya bulunduğu ülkenin yetkili kuruluşuna kayıtlı olmayan şirketler
- Gizli veya açıklanamayacak kadar karmaşık olarak tanımlanan yatırım stratejileri
- Müşterilerin yatırımlarıyla ilgili resmi belgeleri görmelerine izin verilmemesi
- Müşterilerin paralarını geri almakta giderek zorlanmaya başlaması